21 Eylül 2012 Cuma

Siyah zilimsi şey..

Biz dün şöyle bir olay yaşadık.
İşten eve geldik. Asansöre girdik 5. kat düğmesine bastık. Ha evet asansörlü apartmanımız. Bunu böyle bir tek bizde olan bir icat mış gibi anlatmama bakmayın, alışveriş sepetini biz bunları nasıl çıkarıcaz yaa diye kaç kez boşalttığımızı bilirim ben. Asansör büyük nimet. Neyse konumuza dönelim. 
Evet 5. katın düğmesine bastık. Sonra asansör durdu, indik. Bir baktık zilimizin yanında bir siyah alet var. O da zil gibi, düğmesi var. Duvara yapıştırılmış biçimde duruyor. "Bu nedir ya!" diye bir tuttum, çektim, çıkartmaya çalıştım ama çıkmadı, iyi yapışmış. Tabi ben bunları yaparken aklımdan ev sahibine karşı milyonlarla sevimsiz cümle ve sözcük geçiriyorum.(Bir kat üstümüzde oturuyor da kendisi.) Ne demek ki bu diyorum, zilimiz her çaldığında onunkinin de çalmasını sağlayacak bir sistem mi ki bu diyorum, ne yani evimize girip çıkmalarımızı mı kontrol etmek istiyor, malak adam, uyuz adam falan diye geçiriyorum içimden.(Hayal gücüne bak!) Geçirdikçe de hiddetleniyorum. Tabi bu sırada Murat da boş durmuyor, önce o siyah alette ki düğmeye, sonra yanındaki düğmeye basıp duruyor. İkisi de çalıyor, zil gibi. (Tabi benim böyle uzun uzun anlattığıma bakmayın, tüm bu olaylar 1 dk içinde yaşanıyor.) Tam o anda ikimiz de aynı anda kapının üzerindeki numaraya bakıyoruz. "10" yazıyor. Ki biz "12" numarada oturuyoruz." Nasıl yani, yanlış katta mı indik, aa zil de çaldı , " falan dememize kalmıyor, kapı  açılıyor. Karşımızda ev sahibi abi durup bize anlamsızca bakarken, biz ağzımız açık, ellerimizi karşımızda eller yukarı diyen polisler varmışçasına havada tutarak, suratımızda da pıskırmaya hazır bir mimikle "Pardon! yanlışlıkla bastık da" diyoruz. Adam salaklığımıza gülüp "Önemli değil, ii akşamlar" diyor. Biliyor çünkü üst katta oturuyoruz aslında. Asansöre kendimizi atıp, yarıla yarıla 4. kattan 5. kata çıkıp, doğru dairede olduğumuzu bir kez daha check edip, evimize giriyoruz. Hayır eğer o siyah zilimsi şey orada olmasaydı, bildiğin anahtarı sokup kapıyı açmaya çalışacaktık biz. Hırsız mı, deli mi ne damgası yerdik bilmiyorum. Hadi tamam ben kansızım, ilacımı da ne zamandır almıyorum, yorgun düşüp kapı numarasına bakma gereği duymamış olabilirim de Murat neden bakmıyor. Kanlı canlı olan o. (Maşallah) Nasıl oluyor da beynimiz aynı çalışıyor, ya da çalışmıyor :p  Kör-şaşı olayına bağlıyorum bu durumu..:D 
Ama hala çözemedim o asansör neden 4. katta durdu ki, basmadık da çağıran da olmadı. Bu kısım hala açıklayamadığım bir sır, tüm gizemini koruyor. Kısmet..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder