30 Eylül 2014 Salı

Kore Dizileri Fırtınası -1

Çok çok çok uzun zamanlar oldu yazmayalı paylaşmayalı.. Bu zamanın içerisine gerçekten zor günler ve zor ilkler de dahil.. Ama benim bu yazıyı yazmamdaki amaç bu zor günleri anlatmak değil. Ben daha güzel, beni daha mutlu eden şeyleri anlatmak istiyorum..
Belki delice gelecek, ya da çocukça ... Gözlerinizi büyütüp, kaşlarınızı kaldırıp şaşıracaksınız..  Biliyorum çünkü çevremdeki insanların %70 i bir dizinin beni böylesine mutlu ettiğini veya depresyona soktuğunu görünce, bana inanamayan gözlerle bakıyor. Ama tüm hayatım boyunca dizilerden, filmlerden fazlasıyla etkilenen bir insan oldum. Bu seferkinin farkıysa dizinin Amerikan veya İngiliz dizisi yerine Kore dizisi olması. Tuhaf olan şey şu ki neden bu denli etkilendiğimi, bu kadar mutlu olduğumu, bu kadar düğüm düğüm hissettiğimi kendim bile bilmiyorum. Sadece yaşıyorum.. Sonuna kadar bu duygulara kaptırıyorum kendimi.. Ve bir görüntü, bir şarkı bir insanı hem bu kadar mutsuz hissettirirken, aynı zamanda nasıl içini kıpır kıpır yapabilir bunu öğreniyorum.. 
Ama biliyorum, her izleyen aynı şekilde etkilenmiyor. Bu bir hobi.. Nasıl Murat maç izlerken delicesine mutluluk yaşıyorsa, maç olduğu gün tüm planlarını erteliyorsa, bu da benim için böyle bir şey. Belki bundan ötesi.. Çünkü ben çok fazla şey görüyorum bu dizilerde.. Günlük hayatta unuttuğumuz tüm incelikleri görüyorum.. Fedakarlığı, masumluğu görüyorum. Ve belki de bu beni bu kadar etkileyen. Yaşadığımız dünya içerisinde artık çok zor karşılaştığımız bu duyguların, bu dizilerde yaşatılması beni bu kadar saplantılı kılıyor. İnancımı kaybetmememi sağlıyor. Kendimi hatırlamamı, kim olduğumu unutmamamı sağlıyor. Ve biliyorum, benim gibi hisseden başkaları da var oralarda bi yerlerde. Bu yüzden paylaşmak istiyorum. Dinlediğim her bir şarkıyı, gördüğüm her bir görüntüyü siz de görün istiyorum. Siz de hissedin, siz de inanın..

1. Secret Garden
Etkisinden en uzun süre kurtulamadığım dizi Secret Garden oldu. En çok güldüğüm de.. Bu zamana kadar çok fazla Kore dizisi izledim. Kore dizilerini izlemeye başladığım ilk zamanlar, kimilerine hala öyle geldiği gibi, tüm karakterler bana aynı görünüyordu. Baş karakterleri ayırt edebilmem için ciddi anlamda güzel - yakışıklı olmaları gerekiyordu. Bu yüzden bir kore dizisine başlarken ilk kriterim, her zaman baş karakterlerin görünüşleri oluyordu. Secret Garden a başlamam bu yüzden zor oldu. Çünkü ne erkek ne de bayan karakteri beğenmemiştim. En son bir arkadaşımın çok yoğun tavsiyesine uyup başladım. İyi ki de başladım.. Bu zamana kadar izleyip sevdiğim tüm kore dizilerini unutturdu bana.. Her bir bölüm, her bir olay beni hem deli gibi güldürürken hem de düğüm düğüm ağlamama sebep oldu.. Aynı zamanda fantastik de bir kore dizisi, karaktler "Gizli Bahçe" adındaki bir yerden aldıkları içkileri içtiklerinden itibaren her yağmur yağdığında ruhları yer değiştiriyor. Bir nokta da kurgu Küçük DenizKızı Hikayesine bağlanıyor. Bu da dizinin başka bi hoş tarafı oluyor.. Çok çok çok sevdiğim bir diziydi. Tüm kore dizisi bağımlılarına ilk sıradaki önerim bu..

Dizinin müziklerini de ayırca çok sevdim ben.. En sevdiğimi paylaşıyorum (Spoiler içerir..)

That Man - Hyun Bin (Baş karakterimiz :))

Bunun bir de bayan söylediği versiyonu var, That Woman, dinleyin, daha güzel :)

2. Man From Stars
Secret Garden ın etkisinden kurtulduğumda çok sevdiğim kadın karakter olan Jeon Ji Hyeon ın dizisine başladım. Ji Hyeon' ı My Sassy Girl filminde tanımıştım. Yaklaşık 4-5 kere izlediğim bir film My Sassy Girl. İzlemediyseniz kesinlikle tavsiye ediyorum, hem komik, hem romantik, hem drama türünde.. Ne diyorduk, ha sonraki dizim Man From Stars oldu. Ya da bazı yerlerde You Came From stars / My Love From Stars şeklinde de geçiyor. Bu da yine bir fantastik dizi. Bir yıldız da yaşayan karakterimizin, 400 yıl önce bir şekilde dünyaya gelmesi ile başlıyor hikaye.. İnsan değil farklı bir tür fakat, insan türüne çok benziyor.. 400 yıl sonra Dünya nın yakınından geçen bir kuyrukluyıldızla tekrar gezegenine dönmeyi bekleyen erkek başrol, önceki hayatlarında da bir şekilde tanışmış olduğu kadın karakterle tanışıyor. Bu dizide en çok sevdiğim şey sonunda verdiği mesajdı. Yanımızda olanlarla geçirmiş olduğumuz her bir saniyenin aslında son saniye olabileceğini çok güzel bir şekilde vermişler.. Ve tabi ki Ji Hyeon un dengesiz ruh hali  de beni en çok güldüren şeylerden birisi oldu. 



Çok çok güldüğüm bi sahneydi :) 

Bu dizide de Kim Soo Hyun yani baş erkek karakterimiz in söylediği bi şarkı var, çok sevdiğim... Aslında şarkıcı olduğunu da dizi bitince öğrenmiş oldum.

 

Ben bu dizileri izleyince hem o kadar mutlu olup hem de o kadar üzüldüm ki. Bunu yapabildikleri için korelileri hiç tanımadan çok seviyorum. Çünkü gerçekten insanların ince noktalarını anlattıklarını düşünüyorum. Kıskançlıklarında bile bi masumluk, gaddarlıklarında bile merhamet var karakterlerin. Hayat daha toz pembe geliyor izledikçe.. Bu da beni mutlu ediyor.. 
Sıralamaya göre paylaşmaya devam edeceğim..
안녕 (Annyeong) :)