6 Eylül 2012 Perşembe

Gözlerim kapalıyken parlayan yıldızlar...


Gerçekliğim..
Çok uzun zaman olmuş... Sakin, sessiz , yalnız kalmayalı.. Ne kadar rahatlatıcı, huzur verici bu sessizlik.. Sadece tuşların, dışardan gelen köpek havlamalarının sesi. Bir de sokaktan geçen arabalar.. Aslında insanı yoran çalışmak, koşuşturmak değil. O kadar kaptırıyoruz ki kendimizi gerekliliklere, yapmalıyımlara, şöyle bir durup nefes almayı unutuyoruz. Bu yüzden yoruluyoruz, sıkılıyoruz, bunalıyoruz yaşadığımız hayattan. Ben mesela.. En son ne zaman herşeyi unutarak, gözlerimi kapayıp, beynimi dondurup, sadece sesleri dinledim? Hatırlamıyorum... Bir yıl mı, daha mı fazla? Sadece bir sahne var aklımda.. 5-6 yıl öncesine dair... Bir ağustos akşamı yanlış hatırlamıyorsam.. Mersin sahilinde, siteden gençlerle oturmuşuz...Gülüşüyorlar, birşeyler anlatıyorlar..Ama orada değil beynim, ruhum.. Yine yorgunum bugün ki gibi.. Dönüyorum denize doğru, şezlongdan inip kuma oturuyorum.. Ayaklarımı uzatıyorum ıslak kumda.. Başımı gökyüzüne kaldırıp gözlerimi kapatıyorum... Herşeyi, herkesi unutup denizi dinliyorum... Dalgaları... Suyun çekilişini, taşları sürüklerken çıkardığı o güzel tınıyı.. Arkamdan birşeyler söylüyorlar, ayıp ettin arkanı döndün bize diyorlar... Rüyaya dalarken kesik kesik cümleler, kelimeler duyarsınız ya, öyle geliyor sesleri bana.. Benden milyarlarca yıl uzaklıkta başka bir evrende yaşıyorlarmış gibi.. O an sadece ben varım, dalgaların şırıltısı var.. Bir de gözlerim kapalı olsa da parladıklarından emin olduğum yıldızlar...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder