Bundan tam 10 yıl önce, üniversiteyi kazanıp Hatice Bursa ya ben de Ankara ya gittiğimizde, Hatice bir mail adresi almıştı. "annebenmanyakoldum@hotmail.com" Çok gülmüştüm ama biraz da burulmuştum. Neden böyle bir mail adresi alıyor ki diye düşünmüştüm. Cevabı biliyordum ve bu cevap daha da çok üzüyordu beni. İlk defa ayrılıyorduk evden, ailemizden, birbirimizden ve bu ayrılık onu "manyak etmişti". Dengesini kaybetmişti. Kaybetmiştik. Ama zaman geçince biraz, ortama alışınca az da olsa, o manyak olma durumu kayboldu, görünmez oldu . Olmuştu ya da. Şu son zamanlara kadar...
Şimdilerde kendimi manyak değil manyağın çok daha ötesinde hissediyorum. Kalbim hep pır pır. Hep bir telaş var içimde, korku, boğazımda hep bir düğüm. Gözlerim her daim dolu. Sanki her an bir haber bekler gibiyim. İlk defa annemin babamın, Hatice nin, Murat'ın ailesinin, genel akraba kitlemizin küçük şehirlerde yaşamasına seviniyorum. Onlar için sevinirken, ünv de her gün geçtiğimiz yollarda bombalar patlayan şehirde yaşayan arkadaşlarım, akrabalarım, kuzenlerim, tanıdıklarım için korkuyorum. Kendim için korkuyorum. Murat için, Alper için, burada her gün gördüğüm 9 saatimi beraber geçirdiğim tüm insanlar için korkuyorum.. Derdi sadece evine bir an önce gitmek iken, evine gidemeyen tüm o insanlar için kahroluyorum. Çünkü onlar biziz aslında. Onlar da birilerinin annesi, babası, kardeşi, ablası, abisi, en yakın arkadaşı, sevgilisi, eşi ,dostu.. Görüşürüz diye evden çıkıp görüşemeyenler onlar..
Ve şimdi ülke bu hale gelmişken, ben hala işe gitmek zorundayım, bir diğeri okula gitmek zorunda.. Bir diğeri başka bir yere.. Sürekli haberler çıkıyor, vapur kullanmayın, metrobüse binmeyin, köprüler tehlikede kullanmayın.. O zaman diyorum uçalım. İçimdeki yaşam kırıntısı yaşayan o bir parça bin bir öfkeyle bağırıyor : "Ne yapalım uçalım mı ?!!!" Ülkece bir çıkmaza doğru sürükleniyoruz. Sürekli birilerine iyi misiniz diye soruyorum. Ya da iyiyiz evet, bugün de ölmedik diye haber veriyorum.. Çevremdeki herkes bu durumda biliyorum. Ama ne yapabiliyoruz, hiç bir şey.. Sadece ölmemeye çalışıyoruz.. Kendi imkanlarımız elverdiğince.. Bir gün daha şu lanet ülkede acı dolu haberleri izleyerek bir gün daha geçirelim diye, ellerimizde telefonlar, sürekli neresi daha güvenli olur diye araştırarak, korkuyla dolu, hepimiz yüreklerimiz ağzımızda yaşamaya çalışıyoruz.. Yaşarken anlamaya çalışıyoruz. Neden ulusal yas ilan edilmiyor diye.. Mesela Suudi Arabistan kralı vefat edince edilmişti ya hani.. Ya da Süleyman Demirel' in vefatının ardından edilmişti hani 4 gün boyunca.. Ondan niye şimdi de olmuyor ki acaba diyoruz ? Neye göre belirleniyor insan canının değeri ? Devlet Başkanı mı olmak gerekiyor, ya da bilmem kaçıncı cumhurbaşkanı mı olmalısın senin canının değerinin olması için ? Anlamaya çalışıyoruz.. Ama fazla anlamaya çalışınca da suçlu olduğumuz için fazla da anlamayalım diyoruz..
Biz en iyisi sadece yaşamaya çalışalım.. Bugün de ölmeyelim, buna da şükredelim.. Evlerimize kapanalım, gerekli olmadıkça çıkmayalım. İşe giderken, okuldan dönerken ölürsek de artık kabullenelim.. Ölüm hepimizin fıtratında var ne de olsa, kimseye suç bulmayalım!!!!!!