Bazı günler öyle rüyalar görüyorum ki, rüya olduğunu anlayınca ancak uyumaya devam edebiliyorum. Kaldığım yerden devam ediyorum ama nasıl olsa rüya bu diye içim rahat oluyor. Yine öyle bir rüya gördüm. Tam olarak nerede olduğumu hatırlamıyorum. Bi ev içinde oluyorum bi dışarda bi yerlerde. Kucağımda bir çocuk var. 3-4 yaşlarında. Ama benim çocuğum değil. Ben o çocukla oynuyorum. Ve çocuk kucağımdan inmiyor, hiç inmiyor. Bir de böyle bacaklarını benim belime doluyor, o kadar sıkı sarılıyor ki. Bir ara annem ortaya çıkıyor, çocuğa yumuşak bir şekilde in hadi ablanın kucağından beli ağrıyacak fln diyor. Ama çocuk bırakmak ne kelime iyice sıkmaya başlıyor ayaklarını. Annem sinirleniyor tabi, kafasını sallayıp cıkcıklıyor, bana gözleriyle indir falan diyor. Ama çocuk o kadar hafif ki bana hiç yükü olmuyor böyle. Sonra ben bir tepe çıkmaya başlıyorum. Çocuk iniyor bir ara kucağımdan. Bir şeyler istiyor, dondurma galiba. Ben olmaz diyorum, neden olmaz diyorum onu bilmiyorum ama o an onu yememesi gerekiyormuş, ağlıyor sızlıyor ama ben sürekli olmaz, bu senin iyiliğin için tarzı bir şeyler söylüyorum. O sırada çocuğun babası çıkıyor ortaya nereden çıkıyorsa artık, çocuk biraz daha mızırdanınca hadi tamam deyip alıyor çocuğa dondurmayı. Ama ben nasıl sinirleniyorum. Böyle yetiştirirlerse bu çocuğu, her istediğini yaparlarsa ohooo olmaz fln diyorum içimden. Ama benim çocuğum değil ya bir şey de diyemiyorum. Bir taraftan da madem öyle niye ben bakıyorum ya bu çocuğa diye kızıyorum. Çocuk peşimden de ayrılmıyor ama, sürekli kucağımda falan. Çocuğa dönüp "bak sana rica ediyorum yeme o dondurmayı" diyorum, çocuk beni o kadar seviyormuş ki, söylediğimi dikkate alır belki falan diyorum. Ama çocuk da bana çok kurnazca cevaplar veriyor. Yani burada tuhaf olan çocuğa hem deli gibi sinir oluyorum niye yanımdaki bu, gitse ya falan diye düşünüyorum hem de bırakamıyorum bir türlü. Sonra çocuk yine kucağımda bir yere giderken, bir kafe gibi bir yerin yanında geçiyorum. Orası yanıyor. Yuvarlak bir kafe, orta tarafının tavan kısmı yok, açık, kenar kısımlarsa yarı kapalı. Stad gibi düşünün öyle birşey. O açık olan orta kısımdan alevler yükseliyor. Benim 5-10 katım büyüklüğümde, her taraf toz duman içinde kalmış oluyor. Sonra birden kendimi bir binanın yüksek bir katında bir evde buluyorum. Annemi arıyorum. Daire çok kalabalık ama herkes bir taraflara koşturuyor. Bu sefer de zemin kattaki kötü adamlar bir bomba patlatacaklarmış, patlamadan buradan çıkmalıyız diyorum. O yanımdaki küçük çocuk da teyzeme dönüşüyor, teyzem bana emanetmiş güya, onca zaman yanımda olan kişi teyzemmiş. Annemi ikna etmeye çalışıyorum evden çıkmalıyız, acele edin falan diyorum ama annem ağlıyor. Teyzen olmadan gitmem diyor. Teyzeme dönüyorum, o da ağlıyor, bu saatten sonra insem ne olacak, öleyim daha iyi gibi bir şeyler söylüyor, ama ben çok sinirleniyorum. Saçmalıyorsunuz hepiniz artık diye bağırıyorum, Teyzemi tutup kolundan kapıya doğru çekiyorum, bana emanetsin sana bir şey olmaması lazım, saçmalayın çıkın şu evden diye habire püskürüyorum böyle. O sırada annem yine ağlayarak 15 gün önce ölmüş kimsenin haberi bile olmamış, kimsesiz gibi gömüldü falan diyor. Kim ölmüş diye sormama gerek kalmıyor, o an için biliyor oluyorum, dedem ölmüş oluyor. Çok şaşırıyorum, dedem mi ölmüş diye soruyorum anneme, annem ağlayarak bana bakıyor hiçbirşey söylemeden. Ama ben hala bu evi terketmeliyizin telaşını yaşıyorum. Tam inmeye ikna oluyorlar, bu defa bizim Kırıkkaledeki evde oluyoruz. Annem Alper in üzerinde ince gömlek vardı ona hırka alalım diyor, ben de evet hatice ye de alalım falan derken o kargaşada hırka, kazak arayışına giriyoruz. İçimde sürekli bir telaş var, alalım şu hırkaları da çıkalım bir an önce diye, ama o kadar sakin arıyoruz ki hırkayı. Bu olur mu, bu olmaz mı diyerek uzun uzun bakıyoruz evirip çeviriyoruz hırkaları. Ve öyle hırkalara bakarken uyandım. Ki sanıyorum uyanmasaydım çatlayabilirdim, patlayabilirdim. Bir türlü çıkıp kurtulamadık ya şu evden... Böyle zamanlarda uyanıp, neyse ki rüyaymış demek ne büyük rahatmış onu anladım bir kez daha.. İnsan sevdiklerinin başına bir şey gelecek olmasına katlanamıyor, düşünmek bile istemiyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder